
Umre genellikle ‘küçük’ veya ‘küçük’ hac olarak anılır. Müslümanlar tarafından gerçekleştirilen bir ibadettir ve hacıların kutsal şehir Mekke’ye seyahat etmesini içerir; burada saygıdeğer Kabe, İslam inancının merkezi ve ibadetin odak noktası olarak durur ve bir dizi kutsal ritüeli gerçekleştirir.
Umre, tüm Müslümanların kalbinde büyük bir öneme sahip olan kutsal bir yolculuktur. Kişinin inancını tazelemek ve ruhunu temizlemek için eşsiz bir fırsat sunan sevilen bir Sünnettir. Hacılar bağışlanma diler, samimi dualar eder ve Allah ile daha yakın bir bağ kurmayı amaçlar.
Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatımızda en az bir kez umre yapmamızı teşvik etmiştir. Kendisi (s.a.v.) hayatı boyunca dört kez umre yapmıştır.
Hac ve umre yapan hacılar Allah’a bir elçidirler. O’na dua ederlerse, onlara cevap verir; O’ndan bağışlanma dilerlerse, onları bağışlar.
Hadis | Sünen İbn Mace
Umreye gittiğimizde Allah’ın misafiri oluruz, bereket, sevap ve huzura kavuşmadan asla boş ellerle hayatımıza dönmeyiz.
Umre aynı zamanda inancımızı tazelemek, hayat amacımızı düşünmek ve günlük hayatın dikkat dağıtıcı unsurlarından uzaklaşmak için harika bir fırsattır.
Umre yapmanın sevabı
Umre, Müslümanlara tüm günahlarının bağışlanması ve büyük sevaplar kazanma imkânı sunar.
Hz. Muhammed, umreyi en etkili ibadetlerden biri olarak değerlendirmiştir ve biz de onun sünnetine uyarak umre yapmanın büyük sevaplarını kazanmaktayız.
Umre yapmanın mükafatı cihada eşdeğerdir -ki bu Allah yolunda mücadele etmek demektir. Hz. Muhammed (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
Yaşlı, genç, zayıf ve kadınların cihadı hac ve umredir.
Hadis | Sünen-i Nesai
Umrenin Arkasındaki Tarih
Hz. Muhammed (SAV), 2.000 takipçisiyle birlikte ilk kez İslami 6. yılda Umre’yi gerçekleştirdi. Bu, Müslümanlar tarafından yoğun mücadeleler ve fedakarlıklarla dolu bir dönemin ardından gerçekleşti.
Hz. Muhammed (sav)’in Mekke’deki müşriklerin zulmünden kurtulmak için Medine’ye hicret ettiği Hicret-i Şerif’ten sonra da Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasındaki gerginlik hâlâ devam ediyordu.
Hicret’ten birkaç yıl sonra Hz. Muhammed (S.A.V.), Umre ritüellerini gerçekleştirdiği bir rüya gördü. Hz. Peygamber (S.A.V.) ve arkadaşları daha sonra Umre yapmak niyetiyle Mekke’ye döndüler.
Mekke’deki müşrikler, Müslümanların Mekke’ye yaklaşmakta olan büyük kalabalık haberini duyduklarında, Müslümanların Mekke halkına saldırmak istediklerinden endişe ettiler.
Hz. Muhammed, Mekke’nin dış mahallelerine ulaştığında korkularını gidermek için Mekke halkına bir elçi gönderdi ve yalnızca Umre yapmayı planladığını açıkladı. Ancak, Kureyşlilerin şehre girmelerine izin vermediği Hudeybiye’de durduruldular ve ertesi yıl Umre yapmak için gelmeleri istendi.
Hz. Muhammed (S.A.V.), kutsal Kabe’ye saygısından dolayı zorla Mekke’ye girmeyi reddetti. Diplomatik görüşmeler yapıldı ve bu görüşmeler sonucunda 10 yıllık bir süreyi öngören ve bu süre zarfında hiçbir düşmanlık olmayacağı ve Müslümanlara yılda üç gün Kabe’nin kutsal mekanına erişim hakkı tanınacağı Hudeybiye Antlaşması imzalandı.
Anlaşma şartlarına uyularak Hz. Muhammed (s.a.v.) hicretin 6. yılında 2000 sahabeyle birlikte ilk umreyi gerçekleştirdi.
Umrenin Önemi
Umre, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetidir ve Müslümanların Allah’a ulaşma yolunda önemli bir yolculuğudur.
Hz. Muhammed (S.A.V.) bunu Müslümanlar için bir uygulama haline getirmek için büyük çaba sarf etti ve çabaladı. Daha sonra kutsal yolculuğu dört kez yaparak önemini gösterdi.
Umre, Müslümanların arınma, kalplerini temizleme ve Yüce Allah’a yakınlaşma vesilesidir.
Dualarımızın kabul olması ve geçmiş günahlarımızın Allah tarafından affı için bir fırsattır.
Umreye gittiğimizde Allah’ın misafiri oluruz, bereket, sevap ve huzura kavuşmadan asla boş ellerle hayatımıza dönmeyiz.
Umre aynı zamanda inancımızı tazelemek, hayat amacımızı düşünmek ve günlük hayatın dikkat dağıtıcı unsurlarından uzaklaşmak için harika bir fırsattır.